Gençlik !
Türk milletinin ebedi varlığına kasteden, dışarıdan ve içeriden gelen tehlikelere karşı dimdik durabilecek misin? Zorluklar karşısında yılmadan, korkmadan, öz benliğini savunabilecek misin?
“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.” diyor Atatürk. Bu sözler ne kadar derin bir anlam taşıyor, farkında mısın? Cumhuriyetin varlığı sana emanet edildi, onu korumak senin asli görevin. Peki, bu emaneti hakkıyla taşıyabilecek misin?
Nihal Atsız, “Türkçülük, Türk milletinin kayıtsız şartsız üstün tutulmasını isteyen bir dünya görüşüdür.” diyerek, bize kim olduğumuzu, ne için mücadele etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Bugün Türk gençliği olarak, bu dünya görüşüne sahip çıkıp, milletimizin çıkarlarını en ön planda tutacak mıyız?
Alparslan Türkeş, “Bir Türk dünyaya bedeldir.” diyordu. Türk gençliği, bu şiarla, dünya sahnesinde kendini gösterecek mi? Kendi kültürüne, tarihine, diline sahip çıkacak ve bunları koruyacak mısın?
Muhsin Yazıcıoğlu, “Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir hayat için, bu kadar fırıldak olmaya gerek yok.” diyerek, duruşumuzu bozmadan, onurlu ve dik bir hayat sürmenin önemini vurguladı. Bugün, çıkarların ötesinde, dik durabilmek ve onurlu bir hayat sürebilmek için ne kadar hazırlıklıyız?
Ey Türk genci! Unutma ki, bu topraklar senin ve senin gibi gençlerin omuzlarında yükseldi ve yükselmeye devam edecek. Senin ataların, bu toprakları korumak ve yüceltmek için kanlarını döktü, canlarını feda etti. Sinan Ateş’in dediği gibi, “Türkçülük bir meşale, bir ışık, bir ülküdür.” Bu ülkü, senin omuzlarında yükselecek ve geleceğe taşınacak. Ama bunun için senin kararlı, cesur ve ilkeli olman gerekiyor.
Eren Bülbül gibi, cesurca memleketine hizmet eden, şehit öğretmen Aybüke Yalçın gibi milletini aydınlatan, Ahmet Çatlı gibi vatanı için her türlü zorluğa göğüs geren, Ömer Halisdemir ve Mübariz İbrahimov gibi vatan savunmasında hayatını feda eden, kahramanca savaşan isimleri unutma! Onların cesareti, senin yolunu aydınlatmalı. Bu topraklar, senin atalarının kanıyla yoğruldu, onların kahramanlıklarıyla şekillendi. Sen de onların izinden giderek, Türklüğün ve milletin onurunu korumalı, bu emaneti layıkıyla taşımaya çalışmalısın.
Tıpkı 15 Temmuz gecesi olduğu gibi, bu millet, iç ve dış düşmanlara karşı hiçbir zaman boyun eğmedi. O karanlık gecede, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Türk milleti, tankların önüne yattı, canını siper etti ve bu toprakları hainlere teslim etmedi. Erdoğan’ın kararlı duruşu ve milletimizin cesareti sayesinde, 15 Temmuz’da büyük bir zafer kazanıldı. Bu zafer, sadece bir direnişin değil, aynı zamanda milletin iradesine sahip çıkışının simgesidir. O gece, Türk milletinin demokrasiyi, bağımsızlığı ve vatanını nasıl savunduğunu tüm dünyaya gösterdi. 15 Temmuz direnişi, Türk milletinin kararlılığının ve cesaretinin en güçlü göstergelerinden biridir. Bu ruhu yaşatmak, senin omuzlarında yükselmek zorundadır.
Mehmet Emin Resulzade’nin “Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez.” sözü, milletimizin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin simgesidir. Bayrağımızın, vatanımızın, özgürlüğümüzün ne kadar kıymetli olduğunu ve bu değerlerin asla düşmeyeceğini bize hatırlatır.
Ebulfez Elçibey, “Türk değilim” diyene karşı sakın ısrar etmeyin. Allah’ın bahşettiği şerefi istemeyen şerefsize biz zorla şeref verecek değiliz.” diyerek, Türklük onurunun ve kimliğinin kabul edilmesi gerektiğini vurgular. Şeref ve onur, sadece kabul edenlere verilmelidir. Bu bilinci taşımak, senin ve senin gibi gençlerin görevidir.
Sünni, Şii, Alevi, Kürt, Arap, Türk… Bu kelimeler, toplumsal çeşitliliğimizin ve zenginliğimizin birer yansımasıdır. Bu kimlikler, bizleri ayırmak yerine, aslında Türk milletinin mozaiğini oluşturan farklı renklerdir. Her bir kimlik, bu mozaiğin bir parçası olarak, Türk milletinin kültürel ve sosyal zenginliğine katkıda bulunur. Ayrımlarımız, bir araya geldiğinde, güzellikleri artıran ve zenginleştiren bir paletin renkleri gibidir.
Toplumsal birlikteliğin temeli, çeşitliliği kucaklamak ve tüm vatandaşların eşitliğine saygı göstermektedir. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bir olmalı, birlikte hareket etmeliyiz. Her birey, toplumun bir parçası olarak kabul edilmeli ve toplumsal dayanışma ruhuyla hareket edilmelidir. Hataları anlamak ve birlikte daha iyi bir gelecek inşa etmek, toplumsal barış ve uyumu güçlendirir.
Kendine olan inancını hiçbir zaman yitirme. Sen, büyük bir milletin evladısın ve bu milletin geleceği senin ellerinde. Bu sorumluluğun bilinciyle, her zaman en iyisini yapmaya çalışmalısın. Bazen zorluklar, umutsuzluklar seni sarsabilir, ama unutmamalısın ki, bu milletin tarihi, en umutsuz anlarda bile ayağa kalkabilen kahramanlarla doludur. Kendine olan inancını kaybetmeden, azimle ve inatla çalışmaya devam etmelisin.
Milletine olan inancını hiçbir zaman yitirme. Türk milleti, zor zamanlardan her daim güçlenerek çıkmıştır. Senin ve senin gibi gençlerin azmi, bu milletin en büyük güvencesidir. Her ne olursa olsun, milletine olan sevgin ve sadakatinle, onun yükselmesi için çalışmalısın. Çünkü Türk milleti, senin ve senin gibi gençlerin omuzlarında yükselecek, senin cesaretinle geleceğe taşınacaktır.
Türklüğüne olan inancını hiçbir zaman yitirme. Türk olmak, bir kimlikten öte, bir şeref ve onur meselesidir. Bu kimliğin, bu onurun bilinciyle yaşa ve bu bilinçle hareket et. Türklük, sadece bir köken değil, bir dünya görüşü, bir yaşam tarzıdır. Türklüğün değerlerini yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak, senin en önemli görevlerinden biridir.
Oku! Eğitimli ol ki, düşmanınla mücadele ederken bilginin gücünü kullanabilesin.
Tarihini bil! Unutma ki, tarihini unutan bir millet, geleceğini inşa edemez.
Unutma! Atalarının kahramanlıklarını, fedakarlıklarını, senin için bıraktıkları mirası unutma. Bu mirası taşımak ve ileriye götürmek senin sorumluluğundur.